1) Solcuysanız bile tüm sola eşit mesafede durun.
Solculuk güzey şey, olun, solcu olun ama hayatta her şey tadında güzel. Solcu olmanız sol bir örgütte yer almanızı zorunlu kılmaz. Sonuçta solculuk bir yaşam tarzıdır, hayatınıza kattığınız bir renktir, omzunuza konan bir kelebektir.
2) “el pueblo unido jamas sera vencido”nun sadece bir şarkı sözü olduğunu unutmayın.
“Örgütlenmeyin” demiyoruz, mümkünse örgüt bile demeyin. Bu sözcükten uzak durun. “Mücadelenizi” bir örgütte somutlaştırmak sizi kötürümleştirir. Lenin’i sevin, Leninizm’in doruklarında gezin ama sanatçının özgürlük tutkusunun örgütlerin şeylerine sığmayacağını unutmayın. (şeylerini siz anladınız.)
3) Sınıf mücadelesine tüm vereceğiniz akıl olsun.
Söz konusu işçi sınıfı ve onun örgütleriyse eleştirelliği sakın bir an olsun elden bırakmayın. Unutmayın siz tüm o örgütlerin üstünde, onlara yön verecek, yol gösterecek, öncü olacak yegane kişilerdensiniz. Sizi herkes tanıyor bunu unutmayın. Sağcılar bile seviyor sizi. Sakın ola ki sanatınızla sürdürdüğünüz mücadeleyi (lafın gelişi işte) örgütlü mücadeleyle birleştirmeye ve büyütmeye kalkışmayın. Olabildiğince eksiklikleri, yanlışlıkları hiç çekinmeden örgütlerin yüzlerine vurun. Bir gün akılları başlarına gelecektir. Sizi bir gün anlayacak eksiklerini görecek sözünüzden çıkmayacaklardır. O örgütlere girip sorumluluk almak, mücadelenin tam içinde bir yerinden tutmak gibi şeytani düşüncelerle var gücünüzle mücadele edin. Eleştiri özgürlüğünüzün elinizden alınmasına izin vermeyin.
4) Festivallerle ve yarışmalarla arayı iyi tutun
Festivaller bazen her şeyiniz olacak unutmayın. Bu festivaller neden var? Arkasında kimler var? Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü gibi sorular sormayın. Misal bir “Bağımsız filmler” festivalinin arkasında ülkenin sinemalarını alış veriş merkezlerine sıkıştıran, tekelleştiren bir şirket bulunsun. Boş verin, sizi ilgilendiren kısmı bu değil. Siz sonuçta “halka ulaşmak” seyircilerinizle buluşmak istiyorsunuz. Bunun da yegane yolu bu festivaller değil mi? Yarışmalar konusuna gelince onun için de aynısı geçerli.
5) Geçmişten bugüne bakanlık destek jürilerini ezberden sayın.
Sizin için yapımcı çoğu zaman hayal olacaktır, sinema para demek sonuçta. Tek destekçiniz olan bakanlıkla arayı fazla açmayın. Sınırlarınızı bilin, kimliklerden yürüyün, tadında bırakın, zorlamayın, boşu boşuna fişlenmeyin, banlanmayın. O sene jüride kim var kim yok şeceresinden girin, sülalesinden çıkın.
6) Diktatöre Ceylan, Sol örgütlere Aslan kesilin!
Eleştirel yapınız çok güzel. Bunu iyi koruyun. Zayi etmeyin. Bir de böyle zamanlar tehlikelidir. Hem piyasadan hem ortamlardan, hem de beladan uzak durmak için ihtiyatlı olun. Tüm eleştirelliğinizi sol’a karşı kullanın. Gözlerinin yaşına bakmayın.
7) Sınıf OUT Kimlik IN
Sınıf meselesinin geçmişte kaldığını, o eski işçi sınıfının artık var olmadığını unutmayın. Senaryonuzu yazarken atlamamanız gereken şey ötekileştirilenlerdir. Üstelik sınıfın da bir kimlik olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
8) Sendika işlerinin bokunu çıkarmayın
Sendika işi bitti artık dünya küreselleşti falan ama illa ki sendikacılık yapacaksanız işiniz sermaye tarafının işini çok çaktırmadan kolaylaştırmak olmalı. Pazarlık yapın, bakanlarla takılın, çok abartmayın. Grev olayına takılmayın. Sonuçta patron dediğinizde insan ve insanın halinden elbet bir gün anlayacaktır. Evrene iyi enerjinizi salın o enerji size iyi iş koşulları olarak dönecektir. Yeterince enerji salarsanız düzen bile değişebilir.
9) Çok gaza geldiyseniz yükselen değerlere oynayın.
İnsanlık hali, bazen siyaset yapacağınız tutar. Böyle içinizde bir burukluk, bir titreme, bir heyecan gelir size. Siz de o değerle birlikte yükselme fırsatını elbette değerlendirin ama her şeyinizi yatırmayın. Ufak yatırımlarla başlayarak ortamı tartın. Duruma göre yatırım oranınızı yükseltir alçaltırsınız.
10) Piyasa bazen kurtuluştur, onu kullanın!
Piyasa bir yanıyla acımasız, geleceksiz, korkunç çalışma koşullarına sahip ve sömürü üzerine kurulu olabilir. Siz bunu fırsata çevirin. Kullanın onu! En piyasa en kişiliksiz işlerin göbeğinde yer alıp kazanabileceğiniz en sağlam paralara oynayın. Bir gün oradan edindiğiniz parayla en devrimci filmleri üreteceğiniz gün gelecek. O günü bekleyin! O gün size bildirilecek. O gün gelene kadar kop kop’a devam. (nereden bildirilecek demeyin mesaj geldiğinde anlarsınız)
11) Varoluşsal krizler önemlidir.
Sizi yükseklere taşıyacak en önemli ipuçlarından biri budur. Çok keskin ve zor bir noktada olduğunuzun farkındayız. Aslında bir taraftan da tehlikeli sularda yüzüyorsunuz. Birinin size “bıkmadınız mı arkadaş” deme ihtimali bir tarafta, başka birinin “çoook politik olmuuuşşş yaaa” deme ihtimali bir tarafta duruyor. Siz dengeyi tutturmak zorundasınız. Varoluşsal krizlere oynayın. Soyutlayın, o kadar soyutlayın ki “aman tanrım nasıl da soyutlamış, ancak bu kadar soyutlanabilirdi” desinler. Aman desinler desinler “aşmış” desinler…
12) Ne kadar “Biricik” olduğunuzu unutmayın.
Unutmayın, siz harikuladesiniz. Sizin potansiyeliniz yüksek. Siz tarihin akışından, hayatın akışından, sosyo-ekonomik durumdan azade uzay boşluğunda bir o yana bir bu yana salınan bir yaratıcılık abidesisiniz. Yarattığınız her şey sizin harikuladeliğinizin bir dışavurumu.
13) Sol Pişmanlıktır!
Bu ipucu gün gelecek sizin hayatınızı kurtaracak. Diyelim ki bir grup yada bir kaç yada bir devrimcinin yer aldığı bir hikaye çekeceksiniz. Burada bir çok kilit nokta var ayrıca listeleriz ama en önemlisi devrimciğin büyük bir acı ve pişmanlık kaynağı olduğunu atlamayın. Öyle her şeye karşı mücadele eden, inançlı, gururlu karakterlerden uzak durun. İşkenceye oynayın, örgütleri tarafından harcananlara oynayın. Durmayın oynayın… Sizi ne kadar solcu, devrimci bulacaklarına şaşacaksınız.
14) Bu toplumun değerleriyle barışın.
Toplumumuz çok acayip değerlerle bezelidir. Al birini vur ötekine. (Vur ötekine dedik yanlış anlaşılmasın bu öteki o öteki değil) Bu değerlerin kıymetini bilelim. Üç kere öpüp başımızın üzerine koyalım. Barışalım, barışık kalalım. “Devrimcilik bunun neresinde” diyen olursa da korkmayın. Ötekileştirmeden girer, radikal demokrasiden çıkar yine yolunuza bakarsınız.
15) Eylemlerde bir görünür olun.
Diyelim ki artık biraz eylemde görünme vakti geldi. Eylem ve durum da tam uygun. Dostlar eylemde görsün fırsatını kaçırmayın. Hepinizin olmasa da bazılarının buna ciddi ihtiyaçları var. Burada takip etmeniz gereken iş sırası şu: Öncelikle basının sizi görebileceği yerde durun. 2) Eğer kortaj sanatçı korteji değilse kortejin bir parçası olmayın. Öyle kortejde bir yere gireyim, kitlenin bir parçası olayım demeyin. 3) Herkesin sizi görebileceği ve size pek meraklı solcuların size hemen mikrofon verebileceği yerlerde dolaşın. Ama baktınız ortalık karışıyor sakın barikatın başında durayım demeyin bırakın o kısmına da zaten Gezi Direnişi’ni de mahvetmiş olan örgütler baksın. Flamacılar yaralansın. Siz değerlisiniz! Kendinize iyi bakın. Bu listeyide paylaşın ki bencil görünmeyin. Unutmayın! nasıl göründüğünüz önemlidir…
(20)