Derin Meseleler

Ölümünün 40. yıldönümü: Pier Paolo Pasolini’yi kim öldürdü?

Pier Paolo Pasolini kırk yıl önce 1975 kasım ayında Roma’da Ostia’da öldürüldü. 1 kasımı 2 kasıma bağlayan gece Idroscalo’da işlenen cinayetin ardındaki sır perdesi halen aydınlatılmadı. P.P.P cinayetinin ardından onlarca kitap yazıldı. Kimine göre Pasolini, “siyasi bir cinayetti”, kimine göre İtalyan petrol devi ENİ’nin bazı sırlarını bildiği için ortadan kaldırıldı, kimi için de entelektüel ve siyasi kimliği bir yana eşcinsel eğilimleri ve sürdüğü sıra dışı yaşam sonunu hazırladı. Pasolini’nin 40, ölüm yıldönümü nedeniyle İtalya’da birçok yeni kitap yayımlandı. Gazete ve dergiler Pasolini cinayetine büyüteç tutan yazılara yer verdi.

“Pasolini’yi kim öldürdü?” sorusuna yanıt arayan bu yazılardan üçünü sizlerle paylaşacağım. Gazeteci, senaryo yazarı ve oyuncu David Grieco ile Pasolini’nin son birkaç gününü soruşturan “PPP, Pasolini un segreto italiano” başlıklı kitabı ekim ayında yayımlanan yazar Carlo Lucarelli’ye göre , Pasolini’nin ölümü, “siyasi bir cinayet”. Kuzeni Graziella Chiarcossi ise, bu karanlık cinayeti eksen alan yorumları dinlemek istemediğini dile getirirken, bizlere aile tablosundaki “Dayı Pasolini”nin portresi çiziyor.

Ancak önce 40 yıl öncesine dönelim ve Roma’da Ostia İdroscalo’da 1 kasım gece yarısında neler yaşandığını anımsayalım. Pier Paolo Pasolini, 1975 yılında soğuk bir kasım gecesinde öldürüldü. Cinayetin sorumlusu olduğu iddia edilen 17 yaşındaki Pino Pelosi, cinayet gecesi şaire ait aracı kullanırken gözaltına alındı. Pelosi, Pasolini’nin Termini istasyonu yakınında bir barda kendisine yanaşarak Alfa Romeo marka aracına binmeye davet ettiğini anlattı. Yemekten sonra Pasolini ve Pelosi, İdroscalo’ya gittiler.

Mahkemeye göre şairin ölümüyle noktalanan trajedi, Pasolini’nin cinsel beklentileri nedeniyle Pelosi’yle tartışması sonucu gerçekleşti. Mahkeme kayıtlarında kavganın aracın dışında devam ettiği, Pasolini’nin Pelosi’nin üzerine bir sopayla yürüdüğü, ancak Pelosi’nin şairi öldürünceye kadar dövdüğü, ağır biçimde yaraladığı, ardından direksiyona geçerek Pasolini’yi ezdiği öne sürüldü. Pelosi 4 aralık 1975 yılında görülen davada Pasolini’yi öldürdüğü gerekçesiyle mahkum edildi.

Pasolini cinayetinin ardından 40 yıl geçti. Bu cinayeti kimin, hangi gerekçeyle işlediği halen büyük bir sır. Ostia sahilinde o gece yarısı Pelosi’nin tek başına olmadığı, 17 yaşındaki bu gencin yanında en az 5 kişinin daha bulunduğu iddia ediliyor. Bu yönde bir değil, birden çok katilden söz ediliyor. Kim öldürdü Pasolini’yi?

David Grieco:

“Pier Paolo Pasolini’nin eşcinsel olduğu ve tehlikeli bir yaşam sürdüğü gerekçesiyle öldürüldüğü konusunda yapılan yorumları okumaya dayanamıyordum. Bu “resmi gerçek” kırk yol boyunca sessizce ilerleyen kötü huylu bir tümör gibi yayıldı. 2 kasım sabahı benimle İdroscalo’da cinayetin işlendiği yere benimle gelen adli hekim Faustino Durante, bu bir ‘mezbaha” dedi. Pasolini’yi 9 yaşındayken tanıdım. Onunla birlikte çalıştım ve son günlerine kadar arkadaşıydım. Komünist, burjuva, gazeteci ve kenar mahalle arkadaşımdı. Pasolini’nin vurguladığı gibi neden konuştuğumu biliyorum ama yeterli kanıt yok elimde. Bir tek işaret, yüzlerce işaret mevcut. Bir zamanlar üç işaret, bir kanıttır denirdi, ama yüzlerce işaret, olan biteni görünmez kılıyor.

Cinayetin işlendiği gece Pasolini’nin katilleri birden çoktu. Yeniden açılan soruşturmayı yürüten savcılar Pasolini’ye ait giysiler ve objelerde beş farklı kişiye ait DNA örnekleri saptadı. 17 yaşındaki çelimsiz Pino Pelosi, sadece bir yemdi. Pasolini, Pino’yu tanıyordu. Termini istasyonundaki randevuya, 60 kilometre yol kat ederek kaçamak bir cinsel ilişki tüketmek için gitmedi. Pasolini ve Pelosi, Idroscalo’ya “Salo” ya da “120 giorni di Sodoma” fimlerinin çalınan bobinlerini almak için gittiler.Tarihte ilk kez bir filmin negatifleri çalındı. 2 milyar liret fidye talep ettiler. Ancak daha sonra hiçbir şey istemeden geri verdiler.Tek amaçları Pasolini’yi öldürmekti.

Pasolini belki de Ostia sahilinde ölümün kendisini beklediğini biliyordu. Yine de gitti bu randevuya. Kardeşi Guido ve şair dayısı Pierpaolo da benzer bir alın yazgısı ile 20 yaşında cinayete kurban gitmişti. Pasolini belki de gangsterliği seçen, onları bu hayattan kurtarmak istediği oğullarının elinden öldürülmeyi tercih etti.

“Bu siyasi bir cinayet”

Bu ölümün kin güden siyasi bir cinayet olduğunu düşünüyorum, tıpkı Matteotti cinayeti, Fontana meydanının bombalanması, Brescia Loggia meydanı ve Bologna garında patlatılan bombalar gibi. O dönemde Yunanistan’daki gibi İtalya’da da “askeri bir darbe” planlanıyordu ve bu bombalamalar “gerilim stratejisinin” bir parçasıydı.

Ama beceremediler. Çünkü karşılarına olağanüstü bir şair ve gazeteci çıktı. Corriere della Sera’da gözlemlerini yazan Pasolini, isim vermekten kaçınmıyordu. Ölümünden birkaç gün önce hiçbir gazetecinin yazmaya cesaret edemeyeceği bir şey yapan Pasolini, Hıristiyan Demokratların yargılanmasını talep ederek, Cia’nin İtalyan politikasına fazlasıyla burnunu soktuğunu vurguladı ve iktidardaki karanlık güçlerin isim ve soyadlarını yayımladı.

4

Ben yargıç değilim. İtalya’da yargıçlar, Pasolini’nin öldürülmesi gibi çok kez cinayete kurban gittiler. Ben İtalyan olmaktan ötürü utanç duyan nice İtalyan’dan biriyim. Pasolini cinayetinin bugüne kadar aydınlatılmayan benzeri cinayetler gibi açığa çıkarılmasını istiyorum. Bugün yaşadığımız cehalet, şiddet ve yolsuzluk ortamını Pasolini, kırk yıl önce kehanetlerinde görebilmişti.

Sıra dışı bir adamı tanımış olmanın ayrıcalığına sahip oldum. Eşcinsel olan ve skandallara imza atan Pier Paolo, gerçek bir yurtseverdi.”

Carlo Lucarelli:

“Üç nokta. Birinci nokta. Pier Paolo Pasolini bir entelektüeldi, hayatı boyunca yaşamı ve yapıtlarıyla kavga etti ve kavga ettirdi (yaratıcılık, deha ve özgünlüğün bir araya geldiği gibi). Benzer bir kavga, ölümünün ardından da sürüyor ve bir tek yapıtlarıyla sınırlı değil bu kavga.

İdroscalo’daki futbol kampında 1975 yılında 1 kasımı 2 kasıma bağlayan gece neler yaşandığından söz etmeye kalkıştığınız zaman komplo teorileri üretmek, bir şairin ölümünü eksen alan bir polisiye roman yazmak için fırsat kollamak, 17 yaşında bir genç tarafından öldürüldüğünü reddettiğiniz zaman eşcinsel karşıtı bir tavır almak ve onu ikinci kez öldürmekle suçlanıyorsunuz.

Komplo teorileri üretmek patolojik bir olgu diye yorumlansa da, olan biteni bizler keşfetmedik. Pasolini cinayeti konusunda ortaya atılan yorumlar hangi yöne giderse gitsin bu konuda acımasız bir tartışmanın önünü açıyor. Bu tartışma şairi kimin, nasıl ve niçin öldürdüğünün ötesine geçiyor. Bir anlamda İtalyan kültüründe Pasolini figürünü ezmekle noktalanıyor.

İkinci nokta P:P.P’nin ölümü konusunda tez elden bir yargı gerçeği ortaya atıldı. Bu gerçeğe göre Pier Paolo Pasolini, Pino La Rana lakaplı, “hayat çocuğu” diye anılan Pino Pelosi tarafından öldürüldü. Pasolini’nin avanslarına direnen Pino, şairi önce ölesiye dövdü, ardından Pasolini’nin arabasıyla kaçarken yanlışlıkla üzerinden geçerek ezdi, Tek başınaydı.

Bu türden “ sırra kadem basan” vakalarda yargısal gerçekten hareket etmek gerekir. Ancak doğada mutlak bir gerçek bulunmadığını unutmamakta yarar var. Bu vakada P:P.P’yi öldüren kişinin tek başına olmadığını biliyoruz. Pino La Rana gibi gencecik bir çocuğun çıplak elle bu türden bir cinayet işlemesi bilimsel polisin hiçbir kuralıyla örtüşmüyor. P.P.P ve Pino La Rana’nın o gece buluşmadan önce tanıştıklarını kesinlikle biliyoruz. Pasolini’nin Cinquecento meydanına olasılıkla bir randevu için gittiğini bildiğimiz gibi.

P.P.P’nin “sıra dışı” bir entelektüel olduğunu biliyoruz, yazdıklarıyla, yaptıklarıyla ve kim olduğuyla öldürülmesi için yeterli birçok neden var. Yargı gerçeğinden şüphe duymayı bir kenara iterek Pasolini’nin ölümü konusundaki mantığı yasallaştırarak kabul mü etmemiz gerekir? “Uzak bir geçmişte” saklı olguları koordine etmek, büyük bir siyasi tablo içindeki “parçalanmış ve darmadağın” ayrıntıları tümlemek gerekir.

Üçüncü ve son nokta. Bu yönden baktığımız zaman Pier Paolo Pasolini’nin öldürülmesi, “siyasi bir cinayet”, İster eşcinsel bir komüniste ders vermek için, ister bilinmeyenleri yazdığı, sır perdelerini araladığı gerekçesiyle ortadan kaldırılmış olsun Pasolini’nin ölümü, “siyasi bir cinayet”.

Piazza Fontana’nın bombalanması, Aldo Moro cinayeti, Dario Fo’nun tiyatro sanatçısı eşi Franca Rame’nin faşistlerce tecavüze uğraması gibi siyasi bir cinayet.

Bence Pier Paolo Pasolini cinayeti üzerine bir kez daha mantık yürüttüğümüz zaman, ‘siyasi cinayet’e odaklanıyoruz.”

Corriere della Sera/Lettura eki./ 4 ekim 2015

Pasolini’nin kuzeni Graziella’dan “Dayı Pasolini”

Graziella Chiarcossi, Pasolini’nin kuzeni. Şairin Roma’ya geldiği 1962’den ölümüne kadar on üç yıl birlikte yaşadı. Pasolini’nin gözde öğrencisi Vincenzo Cerami’yle evlendi. P.P.P’nin anıldığı yıldönümlerine tahammül edemiyor Graziella. Pasolini’nin ölümü konusunda çok şey yazılıp çizildiği ve çok sayıda yorum yapıldığı için bugüne kadar Pier Paolo’nun özel yaşamı hakkında konuşmamayı tercih etti. La Repubblica gazetesinde dün yayımlanan kapsamlı bir söyleşide “Aile ortamındaki Pier Paolo”yu anlattı. Ya sırlar barındıran ölümü? Bu konuda hiçbir şey okumak istemeyen kuzen Graziella’nın anlatımıyla dayı Pier Paolo.

-Pier Paolo’yla ilk anılar?

Sinema ve karpuz. Ben Friuli’de yaşıyordum, yazın Roma’ya gidiyordum. Pier Paolo Roma’daki evde ailesiyle birlikte yaşıyordu. 1952’de 9 yaşındaydım. O ise 30. San Lorenzo’da sinemaya gidiyor ve karpuz yiyorduk.

-Pedagojik bir eğilimi vardı…

Evet savaş sırasında o ve teyzem Susanna, Casarsa’ya birkaç kilometre mesafede Versuta’da ücretsiz bir okul kurdular. Pier Paolo Pordenone ve Udine’ye gidemeyen çocuklara ders veriyordu. Bu 1949 yılına kadar devam etti.

-Daha sonra?

O ve annesi, Gino dayının desteğiyle Roma’ya gittiler. 1951’de babası Carlo Alberto da gitti. Ponte Mammolo’daki eve taşındılar.

-Pier Paolo ve annesi arasında ayrıcalıklı bir ilişki vardı değil mi?

Evet çok güçlü bir ilişki. Her ikisi de çok duyarlıydı. Pier Paolo temelde çekingendi ve sevgisini yansıtmakta zorlanıyordu. Sessizdi.

-Az konuşurdu…

Beni üzgün gördüğü zaman “ Hey Nina ne var?” derdi. Nina, Friulano lehçesinde “kız çocuğu” demek. Melankolik ruh halini uzaktan gözlerdi. Duygusal sorunlar yaşadığım bir dönemde bana Medea’da bir görev verdi.

-Annesi eşcinselliğini kabul etmişti değil mi?

Evet kabul etse de bu konu ikisi arasında bir tabuydu. Her ikisi de bu gerçeğin farkındaydı sözbirliği yapmışçasına konuşmamayı tercih ettiler.

-Ya babası?

Babası topçu birliğinde subaydı. Bir oğlu Porzus’da direnişçiler tarafından öldürüldü, öteki oğlu cinsel sorunlarla uğraşıyordu. Ben dayım Pasolini’ye her zaman büyük bir saygı duydum.

-Erkek arkadaşlarını eve getiriyor muydu?

Bir tek Ninetto Davoli gelirdi. Öğlen yemeğe kalırdı. Neşe ve hayat doluydu. Ninetto, Pier Paolo için idealize edilen bir aşkın simgesiydi. Ninetto, Patrizia ile evlenmeye karar verdiği zaman Pier Paolo çok acı çekti. Yakın arkadaşı Elsa Morante’nin desteğiyle hayata döndü.

-Aile Pasolini’nin tercihleri konusunda engel değildi…

Pier Paolo’nun sevgiye dayalı dostluklarına ailesi her zaman kucak açtı. Cinsel tercihlerini her zaman evin dışında tuttu.

-Siz kaygılandınız mı?

Roma’daki ilk yıllarda annesi Pier Paolo’nun dönmesini beklediği için uyumuyordu. Daha sonra ben de teyzem gibi uyumamaya başladım. Dayımın dönüşünü bekliyordum.

-Pier Paolo’nun yaşlanmaktan korktuğu doğru mu?

Evet korkardı. İtalyanların antropolojik yönden değişimi etkiliyordu dayımı.

-Ya hoş anılar?

Kahkahaları: Koltukta tek başına otururken, bir şeyler okurken. Müthiş bir mizah gücü vardı.

-Birlikte yaşamaktan hoşlanır mıydı?

Evet, güzel şeyler hoşuna giderdi. Giyimine önem verirdi; Deri montlar, kadife ceketler. Ayakkabılara tutkundu. Uzun boyunlu görünmek için birkaç santim topuklu ayakkabı tercih ediyordu. Piazza di Spagna’daki Ottantaquattro“sevdiği bir mağazaydı. Bizler için Ritz Saddler’den giysiler alırdı. Kravatlara düşkündü, hala saklıyorum.

-Cinayet gecesini anlatır mısınız?

İki polis memuru kapımızı çaldığı zaman uyanıktım. Pier Paolo’yu arıyorlardı, arabası via Tiburtina’da terk edilmiş halde bulunmuştu. Sonra bana gerçeği söylediler.

-Annesi Susanna nasıl dayandı?

Ben eve döndüm. Ama annesine hemen söyleyemedim gerçeği. İkinci kez bir oğlunu yitiriyordu. Bir doktorun yardımıyla kaza geçirdiğini söyledik. Ama annesi anlamadı . Yaşlıydı ve hafıza kaybı vardı. Hastalık sayesinde bu acı gerçeği öğrenmedi.

-Bu ölüm konusunda komplo teorilerine inanıyor musunuz?

Hiçbir şeye inanmak istemiyorum. Birçok şehir efsanesi üretildi. Tek büyük soru işareti, katil yalnız değildi. Pier Paolo’nun ölümü konusunda ne okumak ne film görmek istiyorum.

Aslı Kayabal
soL

[email protected]

Yorumlar

Yorumlar yükleniyor...